anlamıyorum

Sürekli aynı şey tekrarlanıyor. Ayağa kalkıyorum ve düşüyorum. Genellikle çok bağımsız oluyor etrafta olan bitenden. Gene ölümü düşünüyorum. Asla intihar edemeyeceğim ama düşünüyorum işte. Kendim için değil, annem için bile değil, ben ölürsem Pamuk ne olacak?

Hislerimi ben kelimelere dökmeden anlayacak bir adam arıyorum. Paulo Coelho okurken öylesine bi cümlede neden ağladığımı bilecek. Lisede hoşlandığım çocukla aramızda geçenlere aklı erecek. Yolda babasının elinden tutan bi kız çocuğu gördüğümde elimi tutacak. Seviştikten sonra uyurken Pamuşun bizimle uyumasını garipsemeyecek. Göbeğimi sevecek ama beraber diyet yapmalık gene de. Hastanede yattığım günleri kötü bir şeymiş gibi görmeyecek. Modum düşükken gene mi ilaçlarını almadın demeyecek, uzun süredir nadiren aldığımı bilmesine rağmen. Deliliklerime şaşkınlıkla bakıp ayıplamayacak ya da görmezden gelmeyecek, onun yerine yeri geldiğinde beraber delirebileceğimiz. Bi an Teoman dinlerken diğer saniye Kesha söyleyebilecek bağırarak. Güzel bi okulda olacak o da hatta tercihen Boğaziçinde çünkü uzak kalmamalıyız. Ağlayamadığım için gülerken beni sakinleştirecek. Kilyosu sevecek. Daha iyi bi insan olmak istememi sağlayacak. Beni İstanbulun bütün korkunçluğundan çekip alacak, koruyacak. … and so on

Zaten bi süredir farkındaydım. İnsanların bana davranışları. Kilyos Kampüsüne ilk yerleştiğimde, arkadaş edinmeye başladığımda anlamıştım ki erkekler olması gerekenden daha kabaymış bana karşı, ya da memleketimden gelen bir özellik. Bu sözle falan alakalı değil pek, hareketlerle alakalı. Mesela birisi benim için ilk defa kapı açtığında ya da sigaramı yaktıktan sonra tüm kankalarım gibi oruspunun sigarasını pezevengi yakar demediğinde ya da ben istemeden benim için nazik bir şey yaptığında ya da bana değerli biriymişim gibi baktıklarında garip hissetmiştim. Bugün biraz daha dank etti. Dersteydim. Bi konuyu bitirdik ama kalan essay ödevdi. Telefonum şarjdaydı. Unutmayım ödevi diye fotoğrafını çekmek istedim. Kalkıp telefona doğru gittiğimde hoca bana baktı sen nerelisin dedi. Neden dedim. Kimse senin yerine bir şey yapmamış daha önce gibi davranıyorsun dedi sanki tüm her şeyi sen üstlenmek zorundaymışsın gibi. Gülümsedim. Öyle zaten dedim. Yerime geri oturdum ve kendi telefonundan çekip bana göndermesini izledim. Çok haklıydı. Ama bu çok eskilere de dayanıyor. Annem beni böyle biri olarak yetiştirdi sanırım. Bi keresinde anlatmıştı, babamla evlendiği ilk zamanlar eve tüp gelmiş. Annem onu sırtlayıp mutfağa götürürken babam şaşkınca bakmış napıyosun sen diye. Annem de o zaman fark etmiş her şeyi kendisinin yapması gerekmediğini. Ben bu hikayeden herkesin hayatını eşiyle paylaşabildiğini evlenince mutlu olacağımı ve arkamda biri olacağını çıkarmıştım. Evlenmeme gerek yokmuş aslında. İnsanlar birbirlerinin arkasını kollarmış. Ama birisine yardım eden onlar istemeden bir şeyler yapan hep ben olmuştum İstanbula gelene kadar. Bir garip hissettim.

Paulo Coelhoya denk geldim gene bugün. O adamın bende değişik bi etkisi var, yazılarını çok beğeniyorum. Aşk tanımına da nerdeyse tamamen katılıyorum. Nerdeyse kelimesi de tamamen üstüne düşünmeye zaman bulamadığım için var.

Ve sonra düşündüm. Asla aşık olamayacağım. Asla aşkı tadamayacağım. Çok üzüldüm. Çok üzüldüm, gerçekten.

En büyük problemim kesinlikle aşk değil. Biliyorum. Hayatımda yerine konulması gereken o kadar şey var ki. En önemlilerinden biri de belki 3 ay olacak annemi görmüyorum. Özledim onunla uyumayı. İkinci el bolca sevişilmiş bir yatak o kadar da rahat gelmiyor artık. Ama o kadar mutsuzum ki mışıl mışıl uyuyorum genelde. Sadece o yatağa yatma fikri hoşuma gitmiyor. Pamuk da bazı geceler benle yatmamaya başladı zaten. Geçen ay ayrıldığım eski sevgilim nerdeyse benim yarım kiloda bi kızla konuşup sevişmeye başladığını söyledi. Kıskandırmak için mi yaptı ciddi mi bilmiyorum ama kendi adıma üzüldüm. Önce sinirlenip dedim ki ben de biriyle sevişmeliyim. Sonra mantık ağır bastı. Ben artık öyle bir kız değilim.

Nee ne saçmalıyor bu Elif diyeceksiniz. Hikayemin eski parçalarını yapabildikçe koyacağım buraya. Tabi ki hepsini değil. Hala burayı herkesin görmesinin iyi bi fikir olup olmadığını tartacak bi zaman aralığı bekliyorum.

Şu an tek istediğim biraz daha vega dinleyip, karşı pencereme arada sigara içmeye çıkan muhtemelen(yüzüne direk bakmıyorum garip olmasın diye, perdelerim yok salonumda) seksi çocukla bi kere daha karşılıklı ama bakışmadan sigara içme ritüelini yapıp geberyatlığımı içerek uyumak.

Bir de herhangi birinin iyi misin mesajı; straight, erkek ve herhangi hoşlandığım biri. Gay kankalar sayılmıyor. O az önce yazdı. Canım benim. O olmasa napardim bilmiyorum.

İyi geceler ya da günaydın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s