Hiçbir şeyimin olmadığı bir zamanda karşılaştık. Hastaneden çıkalı bir hafta olmuştu. 15 Ocak’tı iyi hatırlıyorum çünkü sonradan tekrar bakmıştım. Tinderda superlikelamıştı. Tinder. Ah tinder. Konuşmaya başladık öylesine, diğer herkesle konuştuğum gibi. Sonra, diğerleri gibi onu da ekmek istemedim. Normal, düzgün ve başarılı bir çocuğa benziyordu. İlk ve son tahminim doğru çıktı sonunda. Neyse, buluştuk.
Öncelikle beni Rock’n Rolla’da yarım saat beklettiğini hatırlıyorum. Abisiyle telefonda konuşarak gelmişti. How rude! Abi kuzusu. Abi özentisi. Zaten Yavuz’dan sonra karar verdim eğer çok mantıklı sebepler yoksa asla abisi veya ablası olan bir çocukla sevgili olunmamalı. Ailenin en büyük çocuğuyla ailenin en büyük çocuğu anlaşabilir ancak.
Beni eve atmak için üstün bir çaba göstermişti, hatırlıyorum. Ben de ısrarla hayır dediğimde demişti ki “Benden bu kadar o zaman, daha önce hep çabaladım ve olmadı. Senin için daha fazla çabalamayacım.” Bu sözün korkunçluğunu o an fark edip kaçıp gitmeliydim. 1. Beni herkesle kıyaslamıştı. 2. Çaba harcamayacağını baştan belirtmişti. 3. İlk gün tüm ilişkide kullanılabilecek büyüklükte efortu beni yatağa atmak için harcamıştı.
İçimde kaldı sonra onu tekrar görmeyecek olmak. (APTAL) Tabi ki tekrar yazdım. Abisinin evinin abisinin işi dolayısıyla genelde boş olduğunu söylemişti, hatırlıyorum. Bu sefer evine gittim. (APTAL) Sadece film izleyecektik ama ben tahmin ediyordum sadece film izlemeyeceğimizi. Film seçmeye çalışırken öpüşmeye başladık. Hoş, seks o kadar basit olmadı. İlkim olacaktı. (Anadolunun bağrından geliyorsanız, bu konularda özgüvensiz hissediyorsanız ve pek bir şey bilmiyorsanız seks hakkında muhtemelen zorlanacaksınız) Yapamadık çünkü çok gerildim. Çok da zorlamadı, çünkü deli olduğumu ve bağırıp çağırabileceğimi biliyordu ya da tecavüz stili değildi, ikisi de olabilir. (Ertesi günlerde neden yapamadığımı araştırıp kendime vajinismus teşhisi koydum ve çözdüm birkaç hafta içinde)
Sabah uyandığımda gitmem gerekiyordu çünkü randevum vardı bir yerde. Ama tam olarak nasıl gideceğimi veya metroya nasıl ulaşacağımı bilmiyordum. (İstanbul’da google maps diğer şehirlerden daha iyi çalışıyor denendi onaylandı) Onu uyandırıp beni metroya kadar bırakmasını rica ettim ve o da kendin gidebilirsin geldiğimiz yolu hatırlamıyor musun dedi, hatırlıyorum. Mapsten bulmuştum yolumu. Walk of shame gibi bir şeydi. 20 dakika falan hem metroyu bulmaya hem ağlamamaya çalışmıştım. Randevuma da gitmedim. Kötü hissediyordum. Farklı hissediyordum. Sanki daha önce yaptıklarım hafifmeşreplik değilmiş gibi bir de birisinin evine gitmiştim. Yıkık Elif.
İlişkimize isim koymak hakkında bir kere falan konuşmuştuk, hatırlıyorum. Demişti ki şu an sevgili olmak istemiyorum birileriyle. Fb ya da en fazla fwb takılalım. Okeydim çünkü kafam başka yerlerdeydi. Honestly, kafam nerelerdeydi hatırlamıyorum.
Konuşmaya devam ettik. Tekrar buluştuğumuzu hatırlamıyorum ben ilk evime taşındıktan sonraya kadar. Eh, tahmin edebilirsiniz.
Seni seviyorum’u ilk o söylemişti diye hatırlıyorum. Garip bir histi. Daha önce birisi ilk defa o anlamda bana seni seviyorum dediğinde kuzenimin eline kusmuştum. O kadar heyecanlanmamıştım bu sefer.
Bana sevgili olmamızın zamanı gelmedi mi sence diye sorduğunda Pamuşumu veterinere götürüyordum, uberdeydim, hatırlıyorum. Emin misin demiştim. (Muhtemelen biri bana evlenme teklifi ettiğinde de aynı cevabı vereceğim çünkü bir insanın tüm yönlerimi tanıyıp sevebileceğini ya da daha fazlası aşık olabileceğini sanmıyorum) Cevap evet idi. (Bu cevabı verirse benimle evlenmek isteyen kişi onu tekme tokat gönderebilirim sanırım NE EVET bana uymuyor)
Birkaç gün sonra nereden çıkardın bu sevgililik işini diye sormuştum. Bana Pamuşumu öne sürmüştü. Ne kadar anaç olabildiğini gördüm, seni daha fazla sevdim demişti, hatırlıyorum. Ah Pamuş, nelere kadirsin.
Ben ona seni seviyorum dediğimde demişti ki bence sen beni değil seksi seviyorsun. Ne demek istiyorsun dediğimde bence başka biriyle de seks yapmalısın bunu öğrenmek için demişti, hatırlıyorum. WTF olmuştum. Kafam karışmıştı. (o sıralar sevgili miydik tam hatırlamıyorum ama öyle olmamız lazım Pamuş vardı ortalarda diğer çocukla buluştuğumda) Sonradan öğrendiğime göre daha önce abisine mi ona mı bu konuda bir şey olmuş bu yüzden öyle demiş. Ama bunun excuseu olamaz. Sorry, Türkçesini unuttum. Yozlaşmış bir Boğaziçili değilim sadece şu an ingilizce öğrenmeye çalıştığım için rüyaları bile altyazılı görüyorum. Non related. Neyse.
Tamam dedim o öyle istiyorsa bana uyar. İlk denemem Ali idi. Postlardan birinde ondan bahsetmiştim. Piç. Geçiyorum onu anlatmayı.
Ozanla seviştikten sonra ona söylemiştim.(Ozan biliyordu sevgilimin olduğunu ve önerisini) Ters bir tepki bekliyordum, gerçekten. Bana “nasıldı” dedi, hatırlıyorum. Cidden. O an gerçekten korkunç bir durumdaydım. Fark etmedim bile ya. Fark etmedim bile. NASIL FARK ETMEDİM. Yani şunu fark etmiştim yalan olmasın. Sevgilim denen kişi büyük bir gavattı. (bir daha olmasın demişti sonra, bir daha olursa ayrılırız demişti)
O ay içindeydi tekrarlanışı bunun. Sanırım yaşardı o diğer çocuğun adı da. Mutlu değildim ama Yavuza çok kızgındım. Aldattım. O hala bilmiyor, eğer bunu okumuyorsa. Ama mutluyum bunu yaptığım için şimdilerde. Yani en azından ilişkide bir yalanım vardı. Hiçbir zaman çaktırmadım ona. Sinsi ben. Şeytan emojisi. (normalde sinsi değilimdir, valla)
İlk defa ne zaman fark etmiştim ondan acilen ayrılmam gerektiğini, hatırlamıyorum. Temmuzun ortalarında olması lazım. İlknurlar bana taşındığında olabilir. Ya da haziran da olabilir çünkü 1 ayı geçkin süre onun sınavlarının iyi şekilde geçmesini istediğim için çok bulaşmamaya, sorun çıkarmamaya, alttan almaya çalışmıştım. Sırf sınavları bitince rahatlar ve kendi olabilir diye. Bilin bakalım ne oldu? Kendi olamadı. Sınavlar yüzünden değilmiş. Bir insan kendisi tamamen wide openken karşı tarafa, karşı tarafın içe kapanık olmasını kaldıramıyor.
Sorunlar vardı. Ama ilk sevgilimdi. İlk defa beraber olduğum insandı. İlklerimin çoğunu taşıyordu. Evet maalesef genel olarak cinsel anlamda. (KIZLAR: karşı taraftan duygusal beklentiniz var ise o duygusal beklentiler karşılanmadan cinselliğe girmeyin, gidin porno falan izleyin ya da ne bileyim müzik dinleyin. YİNELİYORUM ÇÜNKÜ ÖNEMLİ: Karşı tarafın da sizle aynı sayfada olduğuna emin olana kadar cinselliğe GİR ME YİN) O yüzden onu bırakmaya gönlüm elvermedi. Hoş, zaten sonunda evlilik olmayacağından emin olduğunuz ilişkileri uzun süre sürdürmektense eğer güzel vakit geçirmiyorsanız ve sorunlar yaşıyorsanız bitirmekte tereddüte düşmeyin. Hiçkimse sizden değerli değil. Hiçbiri psikolojinizden değerli değil.
Evet, psikoloji. Haklı bile olsam her itirazımda, tersimde, modum düşük olduğunda diyordu ki ilaçlarını mı almadın gene, hatırlıyorum. Hatırlıyorum her seferinde diyordum ki kendi ilaçlarımı düzene soktum, sadece ihtiyacım olduğunda alıyorum, şu an psikolojim ilaçlarımı almadığım için böyle değil. (söyleyemediğim şey ise: senin yüzünden böyle.)
Sigara içmemi sevmiyordu. Her seferinde yüzünü buruşturuyordu. Ben de çareyi onun yanında djarum içmekte buldum. Kötü kokmuyordu.
Muhtemelen bundan sonra birkaç kere ağlayarak editleyeceğim çünkü ona dair kötü anılarım bitecek gibi değil sadece hafızam bazı bazı hatırlatıyor bana parçaları. İyi anılar mı? Ayrılıktan sonra kötü olduysa çok fazla iyi anı kalmıyor sanırım.
Whatsapptan bitirmek mi istiyorsun dediğimde eh yani öyle biraz demişti, hatırlıyorum.
Eşyalarını almaya geldiği günü hatırlıyorum. Gene yarım saat kadar beklemiştim. Bir tane tişörtünü geri vermedim. Özlediğimde onu giyerim diye. Birkaç gün onunla yaşadım. Anahtarımı da geri aldım. (Pınardan da anahtarı aldığım için İstanbulda birinde olması gerekir düye düşünmüştüm.) Ve içimde birikip kalemimden çıkan notumu verdim. Her zamanki gibi, kendimi en iyi yazıyla ifade edebiliyordum.
Bitirdiğimizde sanırım kasım ayının ortalarıydı. Kocaman sarılmıştım onu son kez gördüğüm o gün, hatırlıyorum. Sonra da simit sarayına gidip biraz peçete kapıp personel harici girilmez yazan yerde hönkür hönkür ağlayanlar takımına katılmıştım. (simit sarayı benim ailem oldu. başka bir post.)
Evet seviyordum. Sevdiğim birisini öyle kolayca silip atamam ben. Şu an ona karşı daha çok hüzün ve utançla karışık öfke var içimde, ama olsun.
Ayrıldığımız için üzüldüğüm süre topu topu 5 saattir. Yaklaşık 100 saat falan ise neden çok üzülmediğimi çözmeye çalışarak geçti.
2 kere rüyamda gördüm daha sonra. Kendi tanrıma dua ettim bir daha görmek istemiyorum onu diye. O zamandır görmedim tekrar.
Bugün fark ettim beni rehberinden silmiş. O an karar verdim Yavuz chapterını yazmaya. 3 saattir falan yazıyorum galiba. Buraya editleyeceğim zamanlar hariç onu düşüneceğimi sanmıyorum artık. Rehberden sildim. Tam şu an.
Her şey hissettiğim sevgi solup yokoldukça netleşmeye başladı. Daha önce hiç sevgilim olmadı diyemem bundan sonra da. Ama o da diğer sevgiliden saymak istemeyeceğim kişiler listesine girdi. 3 oldular. Biri sorunca bundan sonra daha önce kaç sevgilin oldu diye durup diyeceğim ki emin değilim. Emin değilim çünkü saymak istiyor muyum.
Sevmiştim. Asla birinin beni sevebileceğine inanamamıştım. Onca şeyden sonra biraz trust issues kimsenin canını yakmaz. Özellikle İstanbul’da kimseye güvenemiyorsun. İstanbul’u severim ama ruhu oruspu ne yapsın meleğim. (bir tek haftasonu çarşı kalabalıklarını ve kışın pencereyi açtığımda içeri gelen pis kokuyu sevmiyorum, bir de İNSANLARINI-çoğunu diyelim, bazılarına garezim yok)
Gene de, Yavuz da gelişimimde ve insanları tanımamda bana yardımcı oldu. Artık daha doğru çıkan önyargılarda bulunabiliyorum. Artık daha çok kendime güveniyorum çünkü her şeyi atlatabildiğimi yavuzu atlatarak kendime bir kez daha kanıtladım. Artık Pamuşu daha çok seviyorum. Kimlere güveneceğimi biliyorum. Neden ağladığımı biliyorum. İçim acıdığında nedensiz olmuyor, her zaman nedenini biliyorum artık. (hayır yavuz değil..)
Buraya tekrar bir not bırakıyorum bunu okuyanlar için: Eğer kötü hissediyorsanız, benimle konuşmak bir nebze bile iyi gelecekse, öyle düşünüyorsanız.. Sadece bir şey sormak isterseniz, ağlarken telefonun karşı hattında birisinin nefesini duymak isterseniz.. ehe tabi ki telefonumu yazmayacağım. karanfilreceli@gmail.com e mail adresim. Yazabilirsiniz. Muhtemelen thrasha düşmezse görür ve cevap veririm. Benim ihtiyacım olduğunda rehberi açıp da ağlayarak sakinleştirmesini beklediğim çok az kişi var, 2 falan herhalde.(o dostluklar kolay yapılmadı yılların emeği yani sizde yoksa da üzülmeyin) Onlara da genelde rahatsızlık vermemeye çalışıyorum. O yüzden anlayabilirim rehberi açıp arayacak kimseyi bulamadığında bir de bunun yüzünden ağlamaya başlamanın nasıl bir şey olduğunu. Siz değerlisiniz(büyük ihtimalle) ve kendinizi sevmelisiniz ve ve ve üzülmemelisiniz bunların çoğu gelip geçici şeyler.
Sevgiler
xoxo