Her şeyin ne zaman başladığını gerçekten hatırlamıyorum. 2018 bahar aylarında internetten tanışmıştık. İddia ettiğine göre dört kere ekmişim onu. Tinderı tekrar açtığımda tekrar eşleştik, 10. kez falan. Artık zamanı geldi diye düşündüm, çünkü erasmusa gidiyordu ve bir daha onu tanıma fırsatı bulamayabilirdim. Bu kadar kibar, mütiş görünen bir çocukla en azından bir kere görüşmek istedim.
Dışarıda buluşmayalım dedi. İtiraz etmedim. Aptal cesaretimi toparlayıp 2 ev arkadaşıyla yaşadığı-geçici yaşadığı- eve gittim. Skypeta göründüğünden çok daha minnoş bir çocuktu. O kavunumuzu keserken omzunu öptüm küçücük. Odasına değil, balkondaki yemek masasına oturduk karşılıklı. Konuştuk, ama genel olarak o anlattı ve ben dinledim. Viski shotları güzel oluyormuş.
İki ana problemim vardı.
Birincisi, bu çocuğa epey düşmeye başlamıştım. O kadar düşmeye başlamıştım ki üstüne atlamamak için biraz zor tutuyordum kendimi. “Hassiktir” dedim ” fena düşüyorum ben sana” Güldü. Kendimden nefret ettim daha önce onu defalarca ektiğim için. Özür diledim, hem ondan hem kendimden.
İkincisi, ‘I’ll get laid tonight” diyen bir tişört giymiştim ama hiç bana bakarken yakalamamıştım onu. Gay olmasından şüphelendim gelip beni öpene kadar.
O gece bir gecede hiç sevişmediğim kadar seviştim. Sabaha karşı 2 saat uyuyakaldıktan sonra bütün günü tekrar onunla geçirdim. 48 saatten uzun süre beraberdik ve eğer Pamuşu da götürseydim asla çıkmazdım o evden. 2 gün sonra bana gelmesi üzerine sözleştik ve evden çıktım.
Beynimde şu söz yankılanıyordu: Hassiktir!
O kadar güzel yemek yapan bir çocuk makarna haşlamayı nasıl bilmez?
Bu kadar şehirli ve modern bir insanın içinden nasıl soba yakmayı bilen bir adam çıkar?
Pamuk onu nasıl bu kadar çabuk kabullenip benden daha çok sevebilir?
Bana taşındı gibi bir şey oldu. Diğer evde pek bir şey bırakmamıştı zaten gideceği için. Eşyalarının çoğunu alıp geldi. Dizi izledik, dizi izlerken yarıda üstüme atlamaya çalışmayacak kadar düzgündü. Oyunlar oynadık, içtik, evi yeniden düzenledik. Alışverişe çıktık, düzgünce muhabbet ettik. Rüyada mı gerçekte mi olduğumdan pek emin değildim.
Bir gün, alarm çaldı, uyandık aynı anda. Yanımda yatan çocuk üstüme çullanıp seni çok özledim uyurken derken sımsıkı sarıldı. Bu hissi tarif edemem. Cicim ayları gibi bir şey oldu ama asla bitmedi.
Birisi sizi yanında uyurken özleyebilir mi?
Bu insan 10,5 ay boyunca erasmusta olursa ne olacak?
Gideli bir ay oldu dün. Katlanamayacağımı düşündüğüm günler katlanabileceğimi düşündüklerimden daha fazla. Çok özlüyorum.
Mesafe onun olumsuz yönlerini görmeme fırsat tanıdı. Kibrini, bazı kabalıklarını ve hoşlanmadığım hareketlerini gördüm. Gene de onu seviyorum. Ama çok acı verici bir durum. Eğer aşk buysa (ki bunun başka bir şey olduğunu sanmıyorum) aşık olmayın.
Bu sefer karar verdim. Her ne kadar bunu söylemek için erken bile olsa, eğer bu çocukla sonuna kadar gidemezsem kimseyle gidebileceğimi sanmıyorum. Mesafeleri ve uzakta olduğumuz zamanı saymak anksiyete krizi geçirmeme neden oluyor bu yüzden bıraktım.
O kadar güzel günler geçirdik ki, tanrım. 1 ay bile bitmeden onu bırakmak zorunda kaldım. Eğer geldiğinde de ilişkimiz aynı yerden devam edebilecekse ben bu çocuğu alırım.
Ama ufak bir sorun keşfettim. Güvenmek. Biletini gözümün önünde aldı, havaalanı sınırından gidişini izledim, sürekli fotoğraf/video atıyor ama acaba yalan mı söylüyor, acaba o şehirde değil de Türkiyede de benden mi gizleniyor, acaba başka kızlarla beraber oluyor mu, acaba dedikleri doğru mu.. gibi binlerce düşünce geçiyor aklımdan.
Bu çocuk “the one” mı değil mi henüz yorum yapmasam çok iyi olur (bana “the one”mış gibi geliyor) ama daha önce yaşadığım hayat bana güvenmemeyi o kadar iyi öğretmiş ki güvenebileceğim birine bile güvenemiyorum/güvenemeyeceğim. Bu realite o kadar üzdü ki beni.
Özlemden kuduruyorum. O burada olduğu zamanlarda bile gideceğini bildiğim için karşımdayken bile özlüyordum onu. Şimdi aramızda en iyi ihtimalle harcamayı göze alamayacağımız 400-450 dolar, 3500 km, ve kariyerlerimiz var. 1 sene boyunca böyle olacak.
Çok saçmalıyormuşum gibi geliyor. Ya hak etmiyorsa bu düşüncelerimi, hislerimi? Bu çok olası bir şey.
Acaba ne zaman göreceğiz? Acaba yolun bir yerinde durup onu arabadan atacak mıyım? Ama o zaman Pamuk babasız kalacak. Meh, zaten piçti çocuğum benim.
Hatırladıkça aklıma geliyor, özlemden, sevgiden, mesafelerden ve korkudan ağlıyorum. Mükemmel.
En kötüsü de bir ilişkide daha çok seven taraf olduğunu düşünmek/bilmek.
Zarar görmemek için sevmemeliyiz. Dedem ölüp de 65 yıllık karısının gözü önünde gömüldüğünde öğrenmiştim. Ne çabuk aklımdan çıkmış.